İslâm yazı sanatı en hızlı gelişmeyi Osmanlı hat mektebinde yaşamıştır. Özellikle Fatih Sultan Mehmed döneminden itibaren, yazı sanatında ekoller gelişmiş ve yaklaşık her yüz yılda bir gelişme yaşanmıştır.
Osmanlı döneminde yazıda görülen ilk ciddi gelişme hattat Yahya Sûfi1 ve oğlu Ali b. Yahya Sûfi2 ile görülür. Yahya Sûfi῾nin Fatih Camii avlu pencerelerinde iç ve dış kısmında bulunan yazılar incelendiğinde, harflerin hareke ve süs işaretlerinden arındırılmış hâli göze çarpar. Ancak harflerde istenen olgunluk henüz yoktur. Harfler satıh üzerine dengeli bir biçimde yayılmış durumdadır. Dik harfler, özellikle Fatih Camii avlu pencereleri iç taraftaki yazılarda uzunca ve hala küt bir haldedir. Bu dönemin belirgin bir özelliği, dik harflerin üzerinde satır halinde kufi yazı bulunmaktadır. Aynı özelliği, hattatı belli olmayan çinili Köşk yazılarında da görmekteyiz. Yalnız burada üst kısımda bulunan yazılar muhakkak hattı iledir.3
Ali b. Yahya Sûfi῾nin yazıları, Fatih Camii kitabesinde harfler satıra nispeten yayılmakla beraber, dik harflerin yer yer kümelendiği görülmektedir. Kitabede hareke çok az, tezyini işaretler ise yok denecek kadardır. Bu kitabede başarılı olmasa da istif denemesine girişilmiştir.
Ali Sûfînin, sekiz yıl sonra yazdığı, Topkapı Sarayı Bâb-ı Hümâyun kitabesi, kitabe üstü müsennâ âyet,54 sağ kapı yuvasındaki âyet55 ile sol kapı yuvasındaki ‴ketebe‴ yazıları şüphesiz Râkım῾a kadar celî sülüsün en güzel örnekleri olarak kabul edilmektedir.56 Bu kitabelerde, harf yapısı olarak çok mükemmel bir seviye yakalanmıştır. Fatih Camii kitabesine göre harflerde kalem hakkının halâvetini görmek mümkündür. Bâb-ı hümâyun kitabelerinin istifi çok girift ve başarılıdır; özellikle müsennâ âyet, istif olarak mükemmeldir.
Müsennâ yazının alt kısmında bulunan tarih kitabesi, girift istifi ve devrine göre harflerin yapılarındaki güzellik dikkat çekmektedir. Kitabe harf yapısı ve istifi ile bütünüyle değerlendirildiğinde, Rakım öncesi mükemmel bir örnek olarak kabul edilebilir. Aynı dönemde sülüs ve nesih yazıda Yakut el-Musta῾sımî üslûbu hâkimdir.
Fatih döneminden sonra temelleri II. Bâyezid῾in valiliği döneminde Amasya῾da atılan aklâm-ı sitte῾deki uyanış, II. Bâyezid῾in padişah olması ve Şeyh Hamdullah῾ın İstanbul῾a gelmesiyle hız kazanmış ve aklâm-ı sitte῾de yeni bir devre başlamıştır. Bu dönemde özellikle sülüs ve nesih yazı büyük bir gelişme dönemine girmiştir.
Dipnotlar
- Yahya Sûfi Edirnelidir. Abdullah Sayrafîyi taklit etmiştir. 882/1477῾de vefat etmiştir. Fatih Camii şadırvanlı avlusunda pencere üstü Fatiha sûresi kendisinindir. (bkz. Nefeszâde, 46; Suyolcuzâde, 43; Mustakimzâde, 583- 584; Ekrem Hakkı AYVERDİ, Fatih Devri Hattatları, 49-50; Rado, 46.)
- Ali b. Yahya Sûfî: Yahya Sûfi῾nin oğludur. Fatih devri hattatlarından olup özellikle celî sülüs ve müsennâ yazıda üstat idi. Celî sülüste açtığı çığır Râkım῾a kadar devam etmiştir. Yazılarında harflerin tenasübü, terkibin mükemmeliyeti ve harflerin satıra dizilişteki başarısı, hemen fark edilir. (bkz. Nefeszâde, 47; Suyolcuzâde, 83; Mustakimzâde, 333; Ayverdi, a. g. e., 16-21; Rado, 46.)
- Fatih Camii ve çinili Köşk yazılan için bkz. Tahsin Öz, Topkapı Sarayı῾nda Fatih Sultan Mehmet II.῾ye Ait Eserler. Ankara, Türk Tarih Kurumu, 1953, s. 13-15 (Resim 27) ; Abdülhamit Tüfekçioğlu, Erken Devir Osmanlı Mimarîsinde Yazı, Ankara, Kültür Bakanlığı, s. 360-363.
Kaynak: Hat Sanatı, Tarih Malzeme ve Örnekler, Dr. Süleyman Berk, İSMEK Yayını
Tamamı
Osmanlı Yazı Sanatında Ekoller menüsüne ait diger içerikler...