Trabzon῾un Maçka kazasında doğdu. Babası Rize eşrafından Molla Mehmed Abdülhamid Efendi, annesi Esma Hanım῾dır. Ailesi 93 harbi sırasında İstanbul῾a göçtü. Babası önce Akpınar, daha sonra Kağıthane Köyü Camii῾nde imamlık yaptı.
Aziz Efendi ilk tahsilini Eyüb῾de Şah Sultan İbtidaî Mektebi῾nde tamamladı. Sıbyan mektebi sıralarında güzel yazıya olan merak ve kabiliyeti dolayısı ile Filibeli Arif Efendi῾den sülüs ve nesih yazılarını öğrenmeye başladı. Yazıdaki başarısı ile kısa zamanda hocasının sevgi ve takdirini kazandı. Yazı tahsilini tamamlayıncaya kadar Nuruosmaniye῾deki hat mektebine devam etti. 1314/1896῾da hocası Arif Efendi ile Reisülhattatîn Muhsinzade Abdullah Hamdi Bey῾den sülüs ve nesih yazılarında icazet aldı. Daha önce Karinabadlı Hasan Hüsnü Efendi῾den nesta῾lik yazısını meşkederek 1312/1894῾te ondan da icazet almıştı. Zamanın celî üstadı Sami Efendi῾nin Horhor῾daki evinde yapılan san῾at sohbetlerine devam ederek celî-sülüs, celî nesta῾lik yazılarının inceliklerini öğrendi. Kabiliyetinin yanında disiplinli bir hat öğrenimi de gören Aziz Efendi, Şevkî Efendi yoluyla yazıya kendine has bir şive katarak san῾at sahasında şahsiyetini ortaya koydu. Emsali arasında ‴serîü῾l-kalem‴ namıyla şöhret buldu. Divanî, reyhani, muhakkak, tevkî῾, nesta῾lik, rika῾, rik῾a yazılarının bütün inceliklerini bilir ve yazardı. Revnakoğlu: ‴Aziz Efendi rik῾a yazar gibi sür῾atle sülüs, nesih ve nesta῾lik yazardı. İstanbul῾da yazısı en çok görülen bi zattı.‴ diyor. Bilhassa celî-sülüs yazılarının istif ve terkîbinde son derece mahîr olup, çok güzel tuğra resmederdi. Eserlerine önceleri Abdülaziz Eyyubî ve Aziz, daha sonra ise Şeyh Mehmed Abdülaziz er-Rifaî şeklinde imza koydu.
İlk memûriyete 13121/895῾da Meclis-i İdare-i Emval-i Eytam Kitabeti῾nde başladı. 1319/1903῾te görevi Mektûbî-i Meşîhat-i Ulya Kalemi Ketebesi῾ne nakledildi. Bu arada Şehrî Ahmed Efendi῾nin derslerine devam ederek ilmiye icazetnamesi aldı. Ayrıca Özbekler Tekkesi Şeyhi Edhem Efendi῾den ebrû san῾ atını öğrendi. Bir müddet sonra yazısının güzelliği ve ahlakî olgunluğu sebebiyle Ma῾rûzat-ı Mühimme Kitabeti῾ne terfi etti ve kendisine gümüş liyakat madalyasıyla dördüncü dereceden Mecîdî nişanı verildi. Bu görevinin yanında Medresetü῾l-kudat῾ta ve Mahmudiye Rüşdiyesi῾nde yazı hocalığı yaptı, meşîhat dairesi memurlarına da nesta῾lik dersi verdi. Bu sırada Ümm-i Kenan Dergahı Şeyhi Ken῾an Rifaî῾ye intisap ederek 1910 yılında ondan hilafet aldı.
1339/1920῾de Mısır Meliki 1. Fuad kendi adına bir Kur῾an-ı Kerîm yazdırmak isteyince, ehil bir hattat seçmek üzere, Mısır nakîbüleşrafı Muhammed Ali Biblavî῾yi hat üstatlarının merkezi İstanbul῾a gönderdi. Biblavî, önce Medresetü῾l-hattatîn῾de Türk hattatlarıyle tanıştı ve yazılarını inceledi. Tavsiye üzerine Bab-ı Meşîhat῾ta Aziz Efendi῾yi de ziyaret ederek eserlerini gördü. Bu inceleme ve araştırmaları sonunda, Aziz Efendi῾nin aradığı evsafta muktedir bir hattat olduğuna karar verdi. Aziz Efendi, 1922 yılında Mısır hükümetinin isteği, Mısır ve İstanbul İngiliz işgal kuvvetleri yüksek komiserliğinin aracılığı ile resmen Mısır῾a davet edildi. Görevli bulunduğu Meşîhat dairesinin 14 Muharrem 1341 (6 Eylül 1922) tarih ve 107 sayılı yazısı ile beş ay izinle Kahire῾ye gitti. ‴Melik Fuad nüshası‴ olarak bilinen Mushaf-ı Şerîf῾i burada Ezher ulemasının kontrolüyle resm-i Osmanî üzere altı ayda yazdı. Bunun tezhîbi de kendisinden istenince izni beş ay daha uzatıldı. Aziz Efendi῾nin İslam yazılarındaki üstünlüğünü ve kudretini gören Melik I. Fuad, ülkesinde yok olmaya yüz tutmuş olan hat san῾ atını canlandırmak için ondan Kahire῾de bir hat mektebi açmasını istedi. Aziz Efendi melîkin bu teklîfini kabul etti ve ailesini de yanına alarak Kahire῾ye yerleşti.
1341/1922 yılı sonlarında Kahire῾de Medresetü tahsîni῾l-hutûti῾l-melekiyye adiyle bir mektep kurularak Halilağa Medresesi῾ne bağlanmıştı. Bu mektebin büyük bir ilgi görmesi üzerine, Melîk ikinci bir hat medresesi açılmasını emretti. Bunun üzerine Aziz Efendi 1341/1923 yılı başlarında Şeyh Salih Erkek Medresesi῾nde yeni bir hat mektebi kurdu. Her iki mektebin hem müdürlüğünü hem de hat hocalığını yaptı. Önce Melik I. Fuad῾ın hususî evkaf dîvanına bağlanan, daha sonra eğitim bakanlığına devredilen bu hat medreselerinin kurulması, Mısır kültür ve san῾atı bakımından oldukça önemli, hatta tarihî bir hadisedir.
Kahire῾nin eskiden beri İslam dünyasının önemli kültür merkezlerinden biri olması sebebiyle buraya çeşitli İslam ülkelerinden ilim ve san῾at öğrenmek üzere binlerce genç bu hat medreselerinden de istifade ederek memleketlerine dönmüşler, kendi ülkelerinde klasik Türk hat üslûbunun yayılmasını sağlamışlardır. Bunda Aziz Efendi῾nin Kahire῾deki on bir yıllık hocalığının önemli bir rolü olduğu aşikardır. Aziz Efendi san῾at çalışmalarından artakalan vaktini mevlevîhanede irşad halkasına girenleri manen yetiştirmekle geçirmiştir.
Aziz Efendi, Kahire῾nin havası sağlığına iyi gelmediği için Nisan 1933῾te Mısır hükûmetinden emekliliğini isteyerek İstanbul῾ a döndü. 16 Ağustos 1934῾ te vefat etti ve Edirnekapı Mezarlığı῾na defnedildi.
Hayatı boyunca büyük bir gayretle çalışmış olan Aziz Efendi, Kahire ve İstanbul῾ da pek çok talebe yetiştirmiştir. Kahire῾de icazet verdiği talebeleri arasında Tahir el-Kürdî, Muhammed Ali Mekkavî, Muhammed Efendi eş-Şehhat, Muhammed Ahmed Abdü῾l-al, Rızk Mûsa, Abdülkadir Efendi, Abdürrazık Salim ve Abdurrahman Hafız, Arap aleminin önde gelen hattatlarıdır. İstanbul῾ da icazet verdiği talebeleri içinde de Mahmut Bedreddin Yazır ve Ömer Vasfî, Türk hat san῾ atında önemli yeri olan kişilerdir.
Aziz Efendi hat sahasında güzel eserler bırakmıştır. Bunlar arasında on iki Mushaf-ı Şerif onun en önemli eserlerindendir. O tarihte bu mushaflardan biri Afganistan emîrinde, biri de Hidiv Abbas Hilmi Paşa῾nın validesinde idi. Melik I. Fuad için yazdığı Kur῾an-ı Kerîm, 1952 ihtilalinden sonra, Kahire İslam Eserleri Müzesinde muhafaza edilmektedir. İki Mushaf-ı Şerîf İstanbul῾da damadı Ekrem Hakkı Ayverdi῾nin kurduğu Kubbealtı Kültür ve San῾at Vakfı Ekrem Hakkı Ayverdi Hat Koleksiyonu῾nda bulunmakta, diğerlerinin ise nerede olduğu bilinmemektedir. Hutût-ı mütenevvia ile yazdığı yedi büyük hilye de hat san῾atındaki kudretini gösteren önemli eserleridir. Bu hilyelerden biri yine aynı vakfın hat koleksiyonunda, biri İstanbul῾da Ümm-i Kenan Dergahı῾nda, biri de Emin Barın hat koleksiyonunda bulunmaktadır. Hayatının en olgun dönemine rastlayan Kahire῾deki hocalığının bugün Arap aleminde hat san῾atının klasik yazı formlarının bozulmadan günümüze ulaşmasında ve ilerlemesinde önemli ölçüde roloynadığı kabul edilmektedir. Yirmiyi aşkın sülüs-nesih ve nesta῾lik meşk albümü ile nesta῾lik hatla yazdığı Kasîdetü῾l-bürde ve sülüs-nesih el-Kasîdetü῾n-nûniyye Kahire῾de yayımlanmıştır (1343/1924). Ayrıca Bursa Ulu Camii῾nde iki, İstanbul῾da Türk ve İslam Eserleri Müzesi῾nde 116 parça levhası ile, özellikle Ekrem Hakkı Ayverdi Koleksiyonu῾nda çeşitli yazı örnekleri ve levhaları bulunmaktadır.
Kaynak: Hikmet.net