Bu yazının baş tarafı Hat Sanatı Tarihi menüsündedir.
Hat sanatının asıl gelişimi, daha çok yumuşak ve yuvarlak karakterli yazı üzerinde olmuştur.1 Bu gelişme en belirgin şekilde Emevîler döneminde başlamıştır.2 Emevîler döneminde meşhur hattat Kutbetu῾l-muharrir kûfî yazı üzerinde değişiklik yaparak, dört çeşit yazı meydana getirmiştir. Bunlar celil, tûmâr, sülüs ve nısf῾tan ibarettir.3 Emevîler῾in sonu ile Abbasiler῾in ilk yıllarında yaşayan Kutbetü῾l-Muharrir, daha önce kullanılan ve kalem ağzı genişliği belli olmayan celil῾e nispeten, kalem ağzı genişliği belli olan tûmâr yazıyı icat etti.4 Bu yazı daha sonra icat edilecek yazılar için ana ölçü görevi görmüştür.5 Kalem ağzı genişliği muayyen olmayan celîl kaleminin tûmar῾a mahsus kalem ağzı genişliği 24 beygir (birzevn) kuyruğu kılıdır.6 Bu da yaklaşık 15 mm.῾ye eşittir ki7 celî kaleminde de asgarî ölçü budur. Bu yazı resmî yazışmalarda kullanılmıştır. Tarihte ilk defa hattat unvanı ile karşımıza çıkan şahıs Kutbetü῾l-muharrir῾dir. Kutbe, Arap hattını sanat olarak geliştiren ilk şahıs ve kendinden sonra gelen büyük hattatlar silsilesinin başı olarak kabul edilir.8 İsminde bulunan muharrir sıfatı, hattat anlamına gelmektedir. Gerçek yazı sanatkârı ile yazısı sadece güzel olanı birbirinden ayıran en eski kelime "Muharrir"dir.9 Yazıyı sanatlı bir şekilde yazma endişeleri olmayıp, sadece kitap istinsahı ile uğraşanlara ise "verrâk" adı verilmiştir. Uzun zaman sonra "muharrir" kelimesinin karşılığı "hattat", "verrak" kelimesinin karşılığı ise "kâtip" olmuştur. Muhtemelen miladî XII. yüzyıldan itibaren "muharrir" sıfatının yerini "hattat" sıfatı almıştır.10
Başlangıçta kalın yazılar için sadece celîl ismi kullanılmıştır. Bu isim, çeşitleri oluşmamış biri yuvarlak diğeri düz karakterli yazıların büyük boyda yazılanlarına verilen bir isim idi.11 Celil yazının üst seviyedeki devlet yazışmalarında kullanılan kalem ağzı kalınlığı belirli olan cinsine, dürülüp, bükülen kâğıt yahut deriye nispeten tûmâr adı verildi. Kalemu῾l-celil῾in ince boyda yazılanına kitap istinsahında kullanıldığı için "neshî", verraklarca kullanıldığından da "verrâkî" adı verildi; bu yazı ince muhakkak özelliği göstermektedir. Üst seviyedeki devlet yazışmalarında kullanılan kalemu῾t-tûmârın üçte biri nispetinde olanına üçte bir manasına gelen "sülüs" adı verilmiştir.12 Emeviler döneminde devlet merkezi Şam῾da yazı "şâmî" ismini almıştır ki bu yazı kûf yazının bir kolu olarak sayılmıştır.13 Emeviler döneminde şöhret bulmuş bir diğer isim de Hâlid b. Ebi῾l-Heyyâc῾dır; bu şahıs Medine῾de Mescid-i Nebevînin kıble duvarına Kur῾an-ı Kerim῾in son yirmi dört sûresini altınla ve muhtemelen celîl kûfî ile yazmıştır. Emeviler döneminden o zamanın hattına delâlet edecek bir örnek zamanımıza ulaşmamış, muhtemelen Abbasiler devrinde yok edilmişlerdir.14 Endülüs Emevileri῾nde kullanılan celil yazının zemininde süsleme unsurları kullanılmıştır. Dik harflerde zülfe kullanılmamış, eliflerin alt uçları sol tarafa doğru kıvrılmıştır. Bazı harflerin uç kısımlarına tomurcuk şeklinde çiçek konulmuştur.
Dipnotlar
- Çetin, İKMHS, 21.
- Çetin, İKMHS, 20.
- Clement HUART, Les Calligraphes et Les Miniatures de L῾orient Musulman,
Paris, Ernest, Leroux, Editer, 1908, s. 12; Müneccid, a. g. e., 81; Alparslan, İslâm Tarihi, XIV, 459; Kütükoğlu, a. g. e., 54.
- el-Müneccid, a. g. e., 81; Çetin, İKMHS, 21.
- Çetin, İKMHS, 21.
- Kalkaşandî, a. g.e . 111, 53; Çetin, İKMHS, 23.
- Alparslan, DÄ°A, VII, 265.
- Müneccid, a. g. e., 81.
- Çetin, İKMHS, 21;
- Çetin, İKMHS, 29.
- Çetin, İKMHS, 30.
- M. Uğur Derman, "Selçuklu῾dan Osmanlı῾ya Celî Sülüs Hattının Gelişimi",
IV. Millî Selçuklu Kültür ve Medeniyeti Semineri Bildirileri, 25-26 Nisan 1994
(Ayrı Basım), Konya, Selçuk Üniversitesi, Selçuklu Araştırmaları Merkezi,
1995, s. 91; bkz. Çetin, İKMHS, s. 22-23; Alparslan, İslâm Tarihi, XIV, 459-460; el-Kalkaşandî, a. g. e., s. 54-61.
- Müneccid, a. g. e., 81.
- Müneccid, a. g. e., 82.
Kaynak: Hat Sanatı, Tarih Malzeme ve Örnekler, Dr. Süleyman Berk, İSMEK Yayını
|